Öz Geçmiş:
her hafta sonu her zaman yaptığım gibi parktaki bir ağacın altın kitap okuyordum. Birden ağaçtan birşey kafama düştü çok sıcak birşeydi. Şaşkınlığımı üzerinden atınca kafama düşen şeyin bir digimon olduğunu anladım. Bu bir flamondu ve yere düşen meyveleri hızlıca topluyordu. Meyveleri toplaması bittikten sonra bana dik dik baktı bende ona şaşkın bir ifadeyle bakıyordum. Ve konuşmaya başladı "Bana öyle bakma!" Bir anda şaşkınlığımı üzerimden atmıştım ve benimle konuşan digimona sert bir ses tonuyla yanıt verdim "Hem takama düşüyorsun hemde bana emir veriyorsun." Flamon sinirlenmişti "İstediğimi yaparım. Seni yakıyımda gör gününü." dedi. Tam saldıraya hazırlanıyorduki bir ses duyuldu "Yakalayın o hırsızı". Flamon bir anda beni bırakıp kaçmaya başlamıştı. Belliki o meyveleri parkın yanındaki manavdan çalmıştı yanımdan öylece çekip gitmesine izin veremezdim. Hemen kolundan tuttum bu arada manav elinde sopayla çıkagelmişti bile. Manav öfkeden deliye dönmüş birşekilde sopayı havaya kaldırdı tam indirecekken Flamonun üzerine "ben parasını veririm" dedim. Cebimdeki para Flamon'un çaldıklarının parasına zorzar yetti ama Flamonu dayak yemekten kurtarmıştım. Flamaon "Teşekkür etmemi bekleme sen beni oyalamasaydın bunlar olmuycaktı." dedi. Bende "Çalmak çok kötü birşeydir. Benimle birlikte olursan yiyecek çalmak zorunda kalmassın" dedim. Flamon'u çok uzun süren tartışmalardan sonra nihayetinde buna ikna edebildim. Artık Flamon'la ortak olmuştuk.